Sağlık sektöründeki şiddetin artışına dikkat çekmek ve 2012'de bir hasta yakını tarafından bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybeden Dr. Ersin Arslan'ı ve tüm sağlık çalışanlarını anmak amacıyla, Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde bir basın açıklaması düzenlendi.

Basın açıklamasına katılan doktorlar ve sağlık çalışanları, sağlık sektöründeki şiddetin her geçen gün arttığına dikkat çekerek, bu durumun hem sağlık çalışanlarını hem de hastaları olumsuz etkilediğini vurguladılar. Dr. Ersin Arslan'ın yaşamını yitirmesinin üzerinden geçen zamanın ardından bile benzer şiddet olaylarının yaşanmasının kabul edilemez olduğunu ifade ettiler.

Doktorlar adına basın açıklamasını okuyan Dr. Aykut Koç, "Dr. Ersin Arslan, 84 yaşındaki akciğer kanseri olan bir hasta için gösterdiği insanî ve vicdani yaklaşımıyla biliniyordu. Ancak, ne yazık ki, akraba ilişkileri nedeniyle 2. kez dahili sebeplerle kendi servisine yatırdığı hastanın torunu tarafından menfur bir şekilde saldırıya uğradı. Bu olay, hekimlik mesleğinde vicdanın önemini bir kez daha hatırlatmıştır." dedi.

"Bu acı dolu günü "Sağlıkta şiddete karşı mücadele günü" olarak ilan ettik"

Bu trajik olayın yanı sıra, yaklaşık 4 ay önce hastanemizde çalışan psikiyatri uzmanı Dr. Ergül Çakan'ın da bir saldırıya maruz kaldığını belirten Koç, "Bu tür şiddet olayları, sağlık çalışanlarının psikolojisini bozmakta, tükenmişlik hissini artırmakta ve sağlık hizmetlerinin verimliliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Doktorlar olarak bu acı dolu günü 'Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü' olarak ilan ettik. Bugünü anmak ve önemini vurgulamak adına yıllar içinde sağlık sektöründe şiddete kurban giden birçok meslektaşımızı anıyoruz. Sağlık sektöründe yaşanan şiddet, sadece hasta veya hasta yakınlarının öfkesinden ibaret değildir. Toplumumuzda artan şiddet eğilimi, sağlık kurumları ve çalışanları üzerinde ciddi bir etki oluşturmaktadır. Bu şiddet, sadece fiziksel saldırılarla sınırlı değildir; çalışanların şiddet görmekten endişe etmeleri bile tükenmişlik hissine neden olmaktadır." ifadelerini kullandı.

"Her 24 saatte 30’dan fazla sağlık çalışanı görevi başında sözlü veya fiziksel şiddete uğruyor"

Sağlıkta şiddetin önlenebilir bir olgu olmasına karşılık ortalama her 24 saatte 30’dan fazla sağlık çalışanının görevi başında sözlü veya fiziksel şiddete uğradığına dikkat çeken Koç, "Mecliste cevaplanan soru önergelerinden öğrenebildiğimiz kadarıyla 2021 sonu itibariyle Beyaz Kod sistemine 100 binden fazla şiddet bildirimi yapılmış; bunların 27.560 tanesi 2021 yılı içindedir ve de üçte biri ise hekimlerin ve sağlık çalışanlarının canına kast edebilecek fiziksel şiddetten oluşmaktadır. Bu ağır tabloya karşın, Sağlık Bakanlığı tarafından sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik etkili bir önlemin alındığını görmüyoruz. Göstermelik X-Ray cihazlarının varlığı Sağlık Bakanlığının bu konuya bakış açısındaki samimiyetsizliği bizlere göstermektedir. Sağlıkta şiddeti önlemek öncelikle siyasi iktidarın ve Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğundadır. Ancak sağlıkta şiddeti azaltmak yerine şiddeti besleyecek bir yönetsel tutumda ısrarcı olunmaktadır. Ne yazık ki, sağlıkta şiddet, artık sorun çözme aracı olarak başvurulan doğal bir davranış ve düşünce biçimine dönüşmüştür. Hekimlere, sağlık çalışanlarına hakaret, küfür, tehdit, aşağılama, darp ve hatta cinayet, sorunlar karşısında başvurulan genel geçer bir yöntem halini almıştır." şeklinde konuştu.

"Her muayenede hekim şiddet tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır"

Koç, "Sağlıkta şiddetin ana sebebi 5 dakikada bir yapılan poliklinik muayeneleri, her gelen hastayı da mağdur etme randevusuz da bakıver anlayışı var. Hekim 5 dakikada hasta hikayesini mi anlayacaktır, hastayı muayene mi edecektir, tetkik mi isteyecektir, tetkik sonuçlarını mı yorumlayacaktır, reçete mi yazacaktır yoksa hastaya reçeteyi mi anlatacaktır? Kapıdaki hasta kuyruğu stresiyle, bunların eksik yapıldığı her muayenede hekim şiddet tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Şiddetin temelinde aynı zamanda hekimle hekimi rekabet ettiren, hastayı müşteri gibi gören performans sisteminin maaşlarımızın önemli bir kısmını oluşturmasıdır. Hekimlik etik ilkelerini bozan bu kapitalist, ticari sistem, tababet sanatının icrasını zorlaştırmaktadır. Bu sistemin hekim maaşlarında etkisinin %20’den daha az olmasını talep ediyor, maaşımızın önemli bölümünü tek kalemde emekliliğe yansıyacak, hekimlik onuruna yakışır bir düzeyde, eşit olmasını istiyoruz. Mevcut sistemde 1.basamak sağlık hizmetlerinde ağırlıkla reçete tekrarlarının olduğunu, aile hekimliklerinde aktif hasta muayenesinin yeterli düzeyde olmadığını biliyoruz. Sevk sisteminin aktif hale getirilmesi ve aile hekimlerin 1.basamak eğitimlerinin tekrar düzenlenmesiyle randevu sorununun çözüleceğini ve sağlıkta şiddet riskinin de azalacağını düşünmekteyiz." önerisinde bulundu

"Sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik etkili adımların atılmadığına şahit oluyoruz"

Sağlıkta şiddeti önlemek için, hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik hakların korunması gerektiğini ifade eden Koç, "Şiddet uygulayanlara karşı yaptırımların artırılması ve güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Ancak, bu sorunun çözümü için tek bir yaklaşımın yeterli olmadığını bilmekteyiz. Sağlık Bakanlığı tarafından sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik etkili adımların atılmadığına şahit oluyoruz. Bu nedenle, sağlık sektöründe yaşanan şiddetin azaltılması için ciddi bir çaba sarf edilmelidir. Sağlıkta yaşanan şiddetin temel sebeplerinden biri olan sağlık politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Sağlık hizmetlerinin piyasalaşması ve performans sistemlerinin etkisi, hekimlik mesleğini zorlaştırmakta ve sağlık çalışanlarını şiddet riskiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Sağlıkta şiddeti önlemek için yapılacak düzenlemelerde hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceğini ve şiddet faillerinin cezalandırılacağını kamuoyuna duyurmak önemlidir." diye konuştu. (İLKHA)

Kaynak: ilkha