11 ili ciddi anlamda etkileyen ve 50 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiği ve 100 bin üzeri kişinin yaralandığı 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden bir yıl geçti.

7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki 2 büyük depremde Şanlıurfa'da 20 bina yıkılırken, 340 vatandaş hayatını kaybetti.

İpekyolu Caddesi üzerinde depremde bir apartmanın yıkılması üzerine 6 yakınlarını kaybeden Yakup Bulut ve Halil Şakak, depremin yıldönümü nedeniyle o geceyi İLKHA muhabirine anlattılar.

Bulut ve Şakak, Allah'tan gelindiğini ve yine Allah'a dönüleceğini belirterek acılara rağmen yine Allah için sabır gösterdiklerini dile getirdiler.

"Depremde altı yakınımı kaybettim"

6 Şubat gecesini anlatan astım hastası Yakup Bulut, "Depremde altı yakınımı kaybettim. Dedem, nenem, annem, babam, kız kardeşim ve erkek kardeş olmak üzere altı kişi vefat etti. Ben rahatsız olduğum için gece saat 03.30 gibi oturuyordum. Gece 3 buçuk gibi uyanıktım, kalktım ve sonradan saat 4.15 gibi bir şeyin sallandığını hissettim. Hemen eşimi kaldırdım, 'kaçın' dedim ama kaçmadılar, beni bırakmayacaklarını söylediler. Sonra aşağı indiğimizde ailemi aradım; kardeşimi aradım kaldırmadı. Babamı aradım telefonu çalıyor, kaldırmıyor. Annemi aradım telefonu kapalıydı. Kız kardeşimi aradım telefon çalıyor ama kaldırmıyordu. Hava soğuk buz gibiydi. Benim komşumun bir çocuğu olmuştu, 15 günlüktü. Arabayı alarak babamların tarafına gittim. Tam o tarafa yetişirken Abide Kavşağı trafik ışıklarının orada 'dedemin evi yok' dediler. Ben de 'saçmalamayın' dedim. Hemen direk arabayı ileri park ettim. İpekyol'a tam yetişirken zaten polisler, herkes oradaydı. Oradan sonra biz kendimizi kaybettik, her şey bitmişti." diye konuştu.

"Git deseydim onlarda o gece enkazda kalacaklardı"

Yakup Bulut

Kardeşinin de depremde yıkılan eve 1 gün önce gideceğini ama kendisinin izin vermediğini söyleyen Bulut, "Benim kardeşim Halil var, o da evimizin yanında oturuyordu. O günün gecesi onların da elektrik kaçağından dolayı doğalgazları kapanmıştı. Onlar da o gece oraya gideceklerdi. Biz de dedik ki 'saat 21.00 daha akşamdır. Sabaha soğuk olur, bende elektrikli soba var onu götürün. Sabah babamın yanına gidersiniz' dedim. Onlara 'babamlara git' deseydim onlar da o gece enkazda kalacaklardı. Bir umudumuz oydu, bir tesellimiz de onların gitmemesiydi." dedi.

"Allah'tan geldik, Allah'a döneceğiz"

Çok üzüldüğünü ifade eden Bulut, "Dedemle nenem Sigorta Hastanesinin (Balıklıgöl Devlet Hastanesi) karşısında oturuyordu. Kar yağmıştı, hava soğuktu. Babam 'babamla anamı getireyim.' dedi. Cumartesi günüydü. Dedemle nenemi getirmiş kahvaltı ettiler. Cumartesi gecesi ve pazar günü orada kaldılar. Pazartesi sabahı da orada vefat ettiler. Dedem ve nenem normalde orada oturmazlardı. Çok üzüldük. Takdiri ilahi… Allah'tan geldik, Allah'a döneceğiz. Onların kurtarılması iki gün sürdü. Birinci katta oturuyorlardı. Ayın 7'sinin gecesi saat 12.00'de babam çıkarıldı. Sabaha doğruda kardeşim, annem, babaannem hepsi çıkarıldı. Kız kardeşimde, babamda, annemde bir şey yoktu ama sadece dedemle nenem biraz zedelenmişti." ifadelerini kullandı.

"Bizim aile açısından çok büyük bir yıkım oldu"

Halil Şakak

Yakınlarının oturduğu binanın halinin tarif edilemez bir acı olduğunu söyleyen Halil Şakak, "6 Şubat 2023 depreminde 6 yakınım vefat etti. O gece uykudayken aniden gürültü oldu. Deprem olduğunu anladık, ailemi hemen güvenli bir şekilde arabaya götürdük. Daha sonra akrabaları aramaya başladım. Ablamı aradım, ablam cevap vermedi. Yeğenimi aradım, cevap vermedi. Sonradan haber geldi, ablamın ve eniştemin bulunduğu bina yıkılmış. Hemen alelacele gittik. Maşuk TOKİ‘de oturuyordum, o zaman trafik çok yoğundu. Hareket edemiyorduk. Yakın olanlar oraya gitti. Ben de sabaha yakın oraya ulaştım. Gördüğüm manzara gerçekten tarif edilemez bir durumdu. Bina komple yıkılmıştı, sanki kıyameti yaşıyorduk. Her yerde ağlama sesleri bağrışma sesleri vardı. Gerçekten çok büyük bir acıydı. Ablamın, eniştemin, yeğenlerimin, dayımın ve yengemin de evde olduğunu bildiğimiz için çok bir stres içerisindeydik. Her an canlı bir şekilde çıkarmanın telaşındaydık. Bütün akraba, aile ve dostlarla beraber o çabanın içerisindeydik. Pazartesinden başladık Çarşamba günü onları çıkarabildik ama cansız bir şekilde çıkarabildik. Bu bizim aile açısından çok büyük bir yıkım oldu. Özellikle annem açısından söylemek gerekirse hem kardeşini, yengesini, kızını, damadını, iki torununu kaybetti." şeklinde konuştu.

"Ne kadar acı da olsa Allah’a dayandık"

O kadar acıya rağmen Allah için sabır gösterdiğine dikkat çeken Şakak, "Bu gerçekten tarif edilemez bir acıydı. Bu konuda büyük bir acı yaşadık ama şuna da inanıyoruz Elhamdülillah biz Müslümanız, Allah’tan geldik Allah’a gideceağiz. Bir gün ölümü yaşayacağız. Ölümü hak gördüğümüz için yani ne kadar acı da olsa Allah’a tevekkül ettik, Allah’a dayandık, Allah için sabrettik. İnşallah Allah sabrımızın mükafatını verir. Depremde vefat edenin şehit olduğunu hadisi şeriflerde duyduk, öğrendik. Yakınlarımızın da şehit olduğuna inanıyoruz çünkü hepsi namazında niyazında insanlardı. O yüzden bunların şehit olduğuna inanıyoruz. Bizim en büyük tesellimiz; bunların şehit olduğuna inancımızdır." dedi. (İLKHA)

Kaynak: ilkha