HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Mersin Milletvekili Faruk Dinç ve Parti Sözcüsü Yunus Emiroğlu ile birlikte 2 gün önce yatsı namazının son rekatında secdede olduğu esnada kalp krizi geçirerek vefat eden partisinin Malatya eski İl Başkanı ve son yerel seçimlerde Malatya Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet İlker Dönmezer'in taziyesine katılmak için Malatya'ya geldi.

Yapıcıoğlu ve beraberindekiler, ilk olarak merkez Yeşilyurt ilçesi Hamidiye Mezarlığına defnedilen merhum Dönmezer'in kabrini ziyaret etti.

Kabir ziyaretinin ardından Yapıcıoğlu ve beraberindekiler, Dönmezer'in taziyesinin bulunduğu Kernek Karagözlüler Camii'nin alt katında bulunan taziye evine geçti. Öğle vaktinin girmesiyle Cuma namazını eda eden Yapıcıoğlu,  merhum Dönmezer'in ailesine başsağlığı dileyerek, çocukları ile yakından ilgilendi.

Taziye evinde halkın yoğun ilgisiyle karşılaşan Yapıcıoğlu, daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu.

"İlker kardeşimiz Allah'ın kendisinden razı olacağı bir hal içindeyken canını teslim etmeyi arzuluyordu"

Yapıcıoğlu, "İlker kardeşimiz için içimiz yanıyor, erken kaybettik. Hani derler, 'Her ölüm erkendir' ama herkes ölecek yaştadır. Ölüm sebebi de yoktur aslında vadisi gelen gidiyor. Rabbimiz bizden şunu dememiz istiyor ki, 'De ki; benim namazım ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, alemlerin Rabbi olan Allah içindir.' Ama bunun sadece 'deyin' demiyor. Bunu söyleyenlerin bunu hayatıyla da pratiğiyle de eylemi ile de tasdik etmesi ortaya koyması gerekiyor. İlker kardeşimiz böyle birisiydi. Biz öyle inanıyoruz. Samimi duası Allah'ın kendisinden razı olacağı bir hal içindeyken canını teslim etmeyi, son nefesini vermeyi çok arzuluyordu. Demek duası samimiydi. Allah duasını kabul etti. Secdede iken ruhunu Rahman'a teslim etti. Allah rahmetiyle muamele eylesin. Biz onu arayacağız. Ama o bize ait değil. O da canını, malını Allah'a satmış birisiydi. Ve İnşallah karşılığında cenneti satın aldı diye ümit ediyoruz. Evet, Arkadaşlarımızın da verdiği bilgiye göre, eğer bugün hayatta olsaydı yapılan basın açıklamasını o okuyacaktı. Fakat bugün, onun taziyesinin kurulduğu yerin hemen başında bu kitlesel basın açıklaması yapıldı. Filistin için, oradaki şehitler için, sonra şehitler için gıyabi cenaze namazı kılındı. Allah'u Teala o şehitlerin derecelerini âli eylesin" dedi.

"İşgalci siyonistler toprağı olmayan, çalıntı topraklar üzerine kurulmuş sözde bir devlet"

Filistin'de çok ciddi acıların yaşandığına dikkat çeken Yapıcıoğlu, "Ama biz ümitsiz değiliz. Ümit varız. Zulüm kaybedecektir. Buna yakinen inanıyoruz. Eninde sonunda mutlaka kaybedecek. Aslında bu kadar vahşileşmesinin belki onun sonunu yaklaşıldığına inanıyoruz. Onun çaresizliğinin alametidir bunlar. Savunmasız kadınların, çocukların, yaşlıların, sivillerin, elinde silah olmayan insanların üzerine bomba yağdırması, onun acizliğini ve kaybetmeye yakın oluşunun İnşallah alametleridir. Onlar Gazze'yi insansızlaştırmak ve bu şekilde tamamen işgal etmek istiyorlardı. Fakat 7 Ekim'den bu yana 30 binden fazla şehit, enkaz altındakilerle birlikte belki 40 binden fazla şehit. 100 bin yaralı bunların üçte biri bir uzvunu kaybetmiş ama bundan dolayı Gazze'den topraklarını terk edip kaçanların sayısı, korkudan dolayı israil'i terk eden yahudilerin sayısından çok çok daha azdır. Şimdi onlar (işgalci siyonistler), aslında toprağı olmayan, çalıntı topraklar üzerine kurulmuş sözde bir devlet. Ve aslında devlet demek için hiçbir sebep de yok. Halk yok, toprak yok. Toprak çalıntı, gasp edilmiş, halk toplama, dünyanın dört bir tarafından. Bu toplanan halk dağılıp gidiyor. İnşallah bu israil'in çöküşünü getirecek. Ama bu çöküş bilelim ki bu bir zaman meselesidir. Çökecek mi, çökmeyecek mi? Diye. Ne zaman çökecek? asıl soru budur. Doğru soru budur. Çökecek İnşallah. Ümit ediyoruz ki o çöküş yakın olsun. Fakat o çöküşün yakın olması biraz daha bizlerin gayretinin derecesiyle olacak. Elbette Allah'ın ezeli ilminde onun çöküş saati bellidir. O vakit geldiğinde ne bir saniye gecikir nede önü alınır. Ama acaba biz zulmün sona ermesi için, zalimin belinin kırılması için, onun şah damarının kopması için, mazlumun korunması için biz üzerimize düşeni yapıyor muyuz? Asıl soru budur. Evet, eğer 2 milyarlık İslam alemi bugüne kadar soykırımı, bu vahşeti durduramadıysa, her birimiz bir başkasını suçlamadan, önce kendimize soralım. Biz neyi eksik bıraktık da bu vahşeti durduramadık? Biz yapmamız gereken hangi iyi bir ameli yapmadık? Hangi bir adımı atmadık? Hangi bir sözü söylemedik de bu vahşet hala devam ediyor. Herkes kendine sorsun. Yani oraya göstereceğimiz tepkiyi birbirimize yöneltirsek, oraya yönlendireceğiz öfkeyi birbirimize yönlendirirsek onlar sevinecek. Yani zalimler sevinecek ve bizim kardeşlerimize yardım için harcayacağımız enerjimiz azalacak. İnşallah bu duruma düşmeyelim. Nefsimizi temize çıkarmayalım. Nefsimizi temizlemeye çalışalım. Eksiklerimizi başkasına yüklemeyelim. Herkes kendi eksikliğini tamamlasa, Allah'ın rahmetinden ümit varım ki İnşallah o zafer yakındır. Şeyh Ahmet Yasin'in söylediği gibi 'İnşallah siyonist rejim 2027'yi görmeyecektir. Şu an çatırtılar başladı. Bakmayın işte şu anda çok büyük bir güçle, o mazlumların, o masumların, o bebeklerin üzerine tonluk bombalar yağdırdığına. Bakmayın onlara çok ciddi bir zarar dokunmuyormuş gibi. Sanki işte ne boykot ne başka bir eylem tarzı onlara hiçbir etki etmiyormuş gibi, onlar ayaktaymış gibi zillet içerisinde olan İslam ümmetiymiş gibi bu görüntüye aldırmayın. Allah'ın izniyle içimizdeki Salihlerin o makbul duaları ve gayretli müminlerin sadece Allah'a dayanarak ona güvenerek ortaya koymuş oldukları bu cihadın inşallah tesirini Rabbim güçlendirsin inşallah." ifadelerini kullandı.

"İlker kardeşimiz en çok arzuladığı secde anında gülerek Rabbine kavuştu"

Yapıcıoğlu, "Evet, İl Başkanımızdı ama ben inanıyorum ki parti il başkanından ziyade muvahhid bir Müslüman, eylemiyle, ameliyle, sözlerini tasdik eden bir Müslüman kardeşiniz olarak biliyordu ve bizde böyle bildik. Evet kurulduğumuz günden beri particilik yapmadık, İnşallah bundan sonra da yapmayacağız. Allah'u Teala aramızda kardeşlik hukukunu yeniden cari eylesin. Kardeşlik hukukuna riayet etsin her birimizi. Biz kendi kardeşliğimizi tesis ettiğimizde acılarımıza katlanmamız biraz daha kolay olur. Yükümüz biraz daha hafifleyecektir. İnşallah Rabbimin yardımını da hak etmiş bir duruma geleceğiz. Onun yardımı bize yetişirse bize mağlubiyet yoktur. Esasında inancını yaşayan ve Rabbinin rızasını arayan bir insan için hangi musibetle karşılaşırsa karşılaşsın ona kayıp yoktur. Bir mümin, eğer Allah yolunda malını, canını, Allah'a satmışsa onun malına gelen musibetle, canına gelen musibet de hatta bunların en büyüğü olan ölümde düğündür, bayramdır. Ve işte Furkan kardeşim (Mehmet İlker Dönmezer'in oğlu) söyledi. 'Babam ruhunu teslim ettiğinde baktım tebessüm ediyor. Ben o zaman anladım ki ruhunu teslim etmiş. Diyor ki yıkarken de gülmeye devam ediyordu.' Hani derler çok eski bir mabedin üzerinde şöyle bir yazı yazalım. Hatırla ki veya düşün ki sen dünyaya geldiğinde ağlıyordun ama çevredeki herkes sevinçten gülüyordu.  Öyle bir hayat sür ki, öyle bir pratik ortaya koy ki, sen öldüğünde gülerek git. Senin ardında bıraktıkların ağlasın. Bizim İlker kardeşimiz bunu yaptı. Gülerek gitti Rabbime kavuştu. İnşallah. Sevinç içerisindedir. İnşallah nimet içerisindedir. Biz ona inanıyoruz. Evet, arkasında mahzun gönüller, yaşaran gözler bıraktı. Allah rahmet eylesin." (İLKHA)

Kaynak: ilkha