Türkiye’de 50 bin 370 mahalle ve köy muhtarı bulunuyor. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra toplumun bir kesiminde, muhtarlar bu çağda hala olmalı mı tartışmaları gündeme geldi.

Muhtarlığın kaldırılması tartışmaları ile ilgili Şanlıurfa Muhtarlar Derneği Başkanı İbrahim Halil Haktankaçmaz İLKHA'ya konuştu.

Muhtarın hem muhtarlık hem de ek iş yapması konusuna değinen Haktankaçmaz, muhtarın asli vazifesiyle uğraşması gerektiğini dile getirdi.

"Muhtarlığın kaldırılması noktası bence çok doğru bir nokta değil"

Muhtarlıkların kaldırılması ile ilgili konuşan Haktankaçmaz, "Muhtarlıkların kaldırılması çok kolay değil. Muhtarlığın gerçekten de bu deprem döneminde ihtiyaç olan bir kurum olduğunu ama kurumsal bir kimliğinin olmasını da gördük. Muhtarın elinde hiçbir yaptırım yok, icra makamı değil ama bütün talepler direkt muhtara geliyor. Muhtarların da asli görevi zaten sorunları ilgili kuruma bildirmek ve takip etmek. Muhtarlıklar gerçekten de şu anda sadece mühür basan, ikametgâh verenden çok mahallenin her şeyiyle ilgileniyor. Mahallenin güvenliği ile sağlığı ile eğitimi ile ilgili bir kurum noktasında çünkü vatandaş ilk muhtarı biliyor. İlk çaldığı kapı muhtarın kapısı. Muhtar da dolayısıyla ne istenmişse ilgili makama gidip sorunları taleplerini iletmek zorunda. Çok şeyde başarılı olabiliyor muyuz, yok; mesela bir DEDAŞ konusunda çok başarılı değiliz. Mahallemizin ihtiyaçları doğrultusunda isteklerimizin çoğunu yaptıramıyoruz. Sıkıntılarımız var. Muhtarlığın kaldırılması noktası bence çok doğru bir nokta değil. Ya muhtarlığı kurumsallaştırsınlar eğer öyle kalacaksa da muhtarlıkları kaldırsınlar." dedi.

"Bir muhtarın bir işi olsun, ikinci işi olmasın"

İbrahim Halil Haktankaçmaz

Muhtarların hem muhtarlık hem de ikinci bir iş yapmasına da değinen Haktankaçmaz, şöyle devam etti:

"Muhtar yargılanırken memurun statüsünde yargılanır ama memurun hiçbir özlük haklarından faydalanmaz. Memur ticaret yapamaz ama muhtar ticaret yapabilir. Unvanını kullanmadan muhtar ticaret yapabilir. Sadece ben muhtarım, Halil Haktankaçmaz olarak bunları yapabilirim ama muhtar olarak bunları yapmaya yetkim yok. Bu konuyla ilgili soru sormuşlardı; bir muhtar hem kurumda çalışıp hem muhtarlığı yapabilir mi diye Cumhurbaşkanına bir yazı yazılmıştı. Ben onu araştırdım biraz, Cumhurbaşkanlığının yazdığı yazıyı da gördüm. Cumhurbaşkanlığı diyor ki eğer muhtarsa muhtarlığını aksatmadan yapabiliyorsa problem yok; eğer belediyede ve herhangi bir kurumda çalışıyorsa çalıştığı kurumda işini ihmal etmiyorsa sorun yok. Burada kurumunun amirlerin, müdürlerine yetkiyi bırakmış. Eğer kuruma gelmiyorsa kurumda çalışmıyorsa işten çıkart. Aynı şekilde muhtarlığını yapmıyorsa kaymakamlığa aynısını diyor. Bunu birazcık kurumlara bırakmış. Muhtarlık gönüllüğe esas bir şeydi, yıllarca ne maaşı vardı ne sigortası vardı ama şu an hem sigortası hem de asgari ücret seviyesinde maaşı var. Muhtarlığının artık kurumsallaştırıp tek iş noktasında bir muhtarın bir işi olsun, ikinci işi olmasın. Ben de doğru bulmuyorum çünkü siyasilerin, bürokratlarımızın üç beş yerde maaş aldığını duyunca hepimiz öfkeleniyor, kızıyoruz, haksızlık olduğunu söylüyoruz ama aynı şeyi benim yapmam da doğru olmuyor ve ben de iki yerden maaş almak istemiyorum."

"Yükümüz eskisine göre çok çok daha ağır oldu"

Muhtarlığın sorumlu olduğu mahallesinin bütün külfetini sırtında taşıyan bir kurum olduğunu dile getiren Haktankaçmaz, "Muhtarlık sadece mühür veya ikametgâh veren kurum olmaktan çıktı. Mahallenin bütün külfetini sırtına alan, taşıyan insan anlamında muhtarı görmek lazım. Eskiden çok kolaydı; mühür cebinde, muhtarlığı yoktu, ya kahvede ya da bir bakkal dükkanında seni görüyordu, çakmağıyla da yakıp mührü basıyordu. Şimdi muhtarlık öyle değil. Muhtarlık bütün mahallenin fakiri ile fukarasıyla ve ihtiyaç sahipleriyle ilgilenen bir kurum. Biz şu anda biraz da sosyal yardım gibi çalışıyoruz. Bizim yükümüz eskisine göre çok çok daha ağır oldu." ifadelerini kullandı.

"Ben almakla sorumluyum ama vermekle sorumlu değilim"

Haktankaçmaz, son olarak muhtarlığın yaşadığı posta sıkıntısına değinerek şunları aktardı:

"Mesela bir posta ile ilgili ilgili bir sıkıntımız var. Bu bana sıkıntı vermiyor, muhatap olan vatandaşa sıkıntı veriyor. Adam evine geliyor, evde yoksa muhtarlığa bırakıyor. Bu 21. Madde. Kanun o yetkiyi vermiş. Postacıya diyor ki gittin evde bulamadın muhatabı, hiç burada oturmamış, hiç mahalleye gelmemiş ama adresi orda görünüyorsa onu götür muhtara bırak. Muhtar da o evrakı alsın görevini yapsın. Muhtar alsın onu sahibine ulaştırsın, yetiştirsin diye öyle bir şey vermemiş. Kanun öyle diyor, bu benim söylemem değil. Ben almakla sorumluyum ama vermekle sorumlu değilim, yani evine götürmekte sorumlu değilim. Buraya gelirse vermek zorundayım. Muhtara bırakıldığı zaman direkt muhataba mesaj gitmesi lazım. Vatandaşın burada mağduriyeti çok fazla." (İLKHA)

Kaynak: ilkha