Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin ardından ciddi yıkımın yaşandığı illerden biri olan Adıyaman'da gassallık yapan Yakup Aydın, deprem anında yaşadıklarını ve cenazeleri defnederken şahit olduğu manzaraları anlattı.

"Bizler bütün bir toplumun acısını yaşadık"

Depremden sonra yaşanan acı tabloları aktaran Aydın, "Depremin şiddetiyle uyandık, aile bireylerimde bir şey yoktu. Daha sonra köyden haber aldık ve babamın vefat ettiğini duyduk. O yağmurda gidip babamın cenazesini defnettik. Daha sonra buraya döndüğümüzde mahşeri bir sahneyle karşılaştık. O acıyı, o anı ancak yaşayan bilir. Bireyler kendi acısın yaşadı, bizler bütün bir toplumun acısını yaşadık. Cenazeler çok olduğundan, kanal şeklinde mezar alanları kazıp, cenazeleri yan yana dizdik. Depremin beşinci günü bende oluşan sıkıntı nedeniyle on gün kadar evde kalmak zorunda kaldım. Ben babamın acısını unuttum. Buraya geldim ilk iki gün kimse yoktu, kendi çabalarımızla defin yaptık. Daha sonra dışarıdan imam arkadaşlar geldi." dedi.

"Bisikletle ve motosikletle evlatlarını getiren babalar gördüm"

İnsanların çok zor şartlada cenazelerini kabristana getirmeye çalıştıklarını dile getiren Aydın, "Kepçeler tarafından kazılan çukurlara cenazeleri İslami usullere göre defnediyorduk. Maalesef üzerlerini kapatacak ne biriket, ne  taşları yoktu. O yüzden battaniyelere sarıyorduk. Vatandaş kendi çabasıyla cenazelerini çıkarıp getiriyordu. 'Hocam önce benim cenazemi defnedin, çünkü ben iki gündür cenazemi bekliyorum, cenazemi indirecek yerim yok.' diye bekliyorlardı. Cenaze kuyruğu mezarlıktan camiye kadar uzamıştı. Taksilerin bagajlarında, pikaplarda cenazeler geldi. Bisikletle ve motosikletle evlatlarını getiren babaları gördüm. Kepçe toprağı mezarın içerisine atarken, o topağın içerisine atlayan anneleri gördüm. O acıyı yaşayanı gördüm." ifadelerini kullandı.

"O acılar anlatılmaz, yaşanır, biz yaşadık"

İnsanları acı içinde ne yaptığını bilmediğini vurgulayan Aydın, "Gece saat 23.30'de hastaneden 13 veya 14 cenaze geldi. O sırada kimse kalmamıştı burada, biz de kepçe operatörleriyle beraber son cenazelerin üzerini kapatıyorduk. Cenaze yakını bana 'Ben cenazemi defnedeceğim.' dedi ben de yarına kalmasını ve yukarıda çok cenaze olduğunu söyledim. Yine de teyemmümünü yaptık, tabii ki cenaze yıkanmıyor, toplu halde cenaze namazları kıldırdım. Defin işlemini yaptım. Üçüncü günü dışarıdan imam arkadaşlarımız gelip bize yardımcı oldular. O acılar anlatılmaz, yaşanır, biz yaşadık. Rabbim bir daha yaşatmasın. Depremin yıl dönümü geliyor. O günden bugüne çalışmalar yapıldı, yaralarımızı sarmaya çalıştık ancak ne kadar sarsak da o yaralar kapanmaz. Hani derler 'Yağmur yağar yarıklar kapanır.' Yarıklar kapansa da içerimizde acılar duruyor." şeklinde konuştu.

"Her gün gelip burada ağlayıp gidenleri görüyorum"

Depremin üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen ihsanların acılarının halen taze olduğuna değinen Aydın, "Kimse acısını unutamıyor. Rabbim o günleri bir daha evlatlarımıza yaşatmasın. Rabbim bize yardım gönderenlerden de razı olsun. Üç gün boyunca sadece bir şişe su ve bayat ekmekle idare ettik. Cenazeleri getirip hemen gömmek istiyorlar. Halamın oğlu eşini getirip acil bir şekilde hemen cenazesini gömüp, enkazda kalan oğlu, kızı ve diğer cenazelerini de hemen çıkarmak için acele ediyordu. Bu durum, diğer vatandaşlarda da aynıydı. Vatandaşı sıraya koymuştuk. 'Hemen cenazemi gömün diğeri kaybolmadan gideyim' diyenler vardı. Halen de yakınlarını arayan insanlar geliyor. Bulamıyorlar, Rabbim onların da yatımcısı olsun."  dedi. (İLKHA)

Kaynak: