Üniversitenin Kuzey Kampüsü’nde bir araya gelen öğrenci ve akademisyenler, işgal rejiminin aleyhine, Filistin halkının lehine sloganlar atarak yürüyüş gerçekleştirdi.

Yürüyüşün ardından İstanbul Medeniyet Üniversitesi Kütüphanesi önünde basın açıklaması okundu.

Öğrenciler adına Enes Özdemir’in okuduğu açıklama sonrasında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdal Aral, bir konuşma gerçekleştirdi.

“Siyonist barbarlık çirkin yüzünü 7 Ekim’den bu yana tüm dünyaya bir kez daha göstermiş bulunuyor”

7 Ekim’den bu yana işgal rejiminin saldırganlığı ve soykırımının, Batı’daki halklar da dâhil yaşananları şaşkınlıkla ve dehşetle izleyen tüm dünya halklarının ‘Siyonizm’ gerçeğine gözlerini açmalarını sağladığını belirten Aral, “Gazze’de yaklaşık yedi aydır her gün yaklaşık 200 Filistinli, israil bombaları altında katlediliyor, 400 Filistinli ise yaralı olarak enkaz altından çıkarılıyor. Bina yığınlarının altından çıkarılamayan daha nice şehit var ve tüm dünya dehşet içinde bu olanları izliyor. Sanki başka bir gezegende yaşanıyormuş gibi, sadece izliyor. Gözü dönmüş Siyonist saldırganları durdurmak için kimse harekete geçmiyor. O koca koca orduların sahipleri sessiz ve sitemsizce olanları izliyor. İsrail ve siyonist barbarlık çirkin yüzünü 7 Ekim’den bu yana tüm dünyaya bir kez daha göstermiş bulunuyor. Bizde, tüm dünyayla birlikte, gördük ki, siyonizm, hem Filistinlileri yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan atmayı hedefleyen bir sömürgeci-yerleşimci projedir, hem sürekli bir saldırganlık ve katliamlar silsilesidir hem de Yahudi üstünlüğünü esas alan sistematik bir ırkçılık türüdür. İsrail ve siyonizm, sadece Filistin halkı için değil, sadece Arap dünyası ve İslam dünyası için değil, aslında tüm insanlık için bir büyük tehdittir.” dedi.  

“Üniversiteler, hür düşüncenin kalesidir”

Aral, “7 Ekim’den bu yana, dünya halkları olarak, hepimiz, aynı zamanda şunu da fark ettik: siyonistler ve onun işbirlikçileri özellikle Batı’da öyle bir tahakküm düzeni kurmuşlar ki, bir ikisi hariç, Batılı hükümetler israilin Gazze’de yaptıklarını bildikleri halde, bu işgalci ve soykırımcı devletle iş birliği yapmaktan ve desteklerini ifade etmekten bir an bile geri durmuyorlar. Batılı büyük şirketler israile desteklerini sunmak için sıraya giriyorlar. Batı medyası israilin Gazze’deki soykırımının ve işlediği sayısız savaş suçlarının üzerini örtmek için her türlü laf cambazlığını yapmaktan geri durmuyor. Batı’daki üniversitelerin yönetimleri ise vicdan sahibi öğrencilerin israile karşı gösterdikleri tepkiyi ve özellikle protesto gösterilerini bastırmak için güvenlik güçlerini yardıma çağırıyor, alınlarından öpülesi bu anti siyonist gençleri her türlü şantaj ve tehditle susturmaya çalışıyor. Biz biliyoruz ki, üniversiteler, hür düşüncenin kalesidir. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak ise hür düşüncenin ahlaki temelini teşkil eder. Öyle olmasaydı, düşünce ve ilim bizi hak ve adalet için harekete geçmeye değil, zalimlerin ve statükonun işbirlikçiliğine sevk ederdi. Nitekim görüyoruz ki hem ABD’de hem de dünyanın birçok başka yerinde üniversite öğrencileri siyonist işgale ve soykırıma karşı hançerelerini yırtarcasına, bütün tehditlere rağmen seslerini yükseltiyorlar. Biz de İstanbul Medeniyet Üniversitesi olarak kampüslerde kurulan evrensel adalet korosuna katılıyor ve Siyonist barbarlığa karşı tüm dünyayı harekete geçmeye çağırıyoruz. Artık yeter, siyonist saldırganlığa son!” şeklinde konuştu.

“Bu büyük insanlık trajedisi, kıyamete dek ibretle anlatılacak”

Gazze’nin bir harabeye döndüğünü belirten Aral, “Gazze halkının tamamına yakını gidecek hiçbir yeri olmaksızın evlerini terk etmek zorunda bırakılmış; kendi topraklarından sürgün yine kaderleri olmuştur. İsrail ve onun ölüm ordusu bütün bu yaptıklarıyla da yetinmedi. Bu barbarlar üzerinde eşsiz bir tarih barındıran Gazze’nin tarihi hafızasını yok etmek için ellerinden geleni ardına koymadılar; camileri, kiliseleri, eğitim kurumlarını, tarihi binaları, kültürel ve arkeolojik eserleri ve arşivleri kısmen ya tamamen yok ettiler. Bu büyük insanlık trajedisi, kıyamete dek ibretle anlatılacak olan bu büyük zulüm, yedi aydır canlı yayında gözümüzün önünde yaşandı, yaşanıyor. Lakin hem ABD hem de Avrupa’nın kahir ekseriyeti, ısrarla ve inatla israilin Gazze’de onlarca yıldır işgalci konumda olduğunu unutarak, siyonist yapının kendisini ‘savunma hakkı’ndan dem vuruyor, işgale direnen HAMAS’ı ‘terörist’ olmakla suçluyor, yaşanan korkunç soykırımı görmezlikten geliyorlar. Hele, kendisini insan haklarının ve özgürlüklerin şampiyonu olarak göstermekte pek mahir olan ABD, bırakınız israili durdurmayı, hamisi olduğu bu savaş makinesini yepyeni silahlarla teçhiz etmekten geri durmuyor, onun saldırganlığını ve cinayetlerini her fırsatta gözlerden kaçırmaya çalışıyor. Aynı ABD, BM Güvenlik Konseyi’nde de israilin ateşkes ilan etmesini talep eden tüm kararları veto etmekten de geri durmuyor. Bugün içinde yaşadığımız ABD merkezli bu dünyanın insanlık için ne büyük bir tehdit oluşturduğu, hepimizin huzuru ve sulhu önündeki en büyük engelin, bu acımasız ve dayatmacı pax-Amerikana düzeni olduğu, bir kez daha herkesçe görülüyor.” diye belirtti.

“Hemen şimdi ateşkes ilân edilsin, insani yardımlar ulaştırılsın”

"Filistin’in özgürlük mücadelesine destek vermek, aslında kendi insanlığımızı savunmaktır" şeklinde konuşmasını sürdüren Aral, “Filistin’i ve Filistinlileri hedef alan ve kuşaklar boyu devam eden siyonist zulüm, bugün tüm dünyada hak ve adalet arayışının simgesi haline gelmiş, dili, dini ve cinsiyeti ne olursa olsun, tüm insanlığın kalplerini birleştiren bir ortak davaya dönüşmüştür. İsrailin Filistinlilere bugüne dek reva gördüğü zulüm öylesine çok katmanlı, acımasız, barbarca ve kötücüldür ki, Filistin halkının, bu günümüzün Haçlılarına karşı vermiş olduğu haklı ve soylu mücadele, hepimizin kalplerinde filizlenen bir duaya ve bir haykırışa dönüşmüştür. O nedenle, Filistin’in barbar güçlerin elinde yok olması, insana ve insanlığa dair tüm ümitlerin de tükenmesi anlamına gelecektir. Başarmalıyız ve elbette başaracağız. Katliamlar silsilesinin, bu acımasız saldırıların, bu korkunç soykırımın durdurulmasını istiyoruz. Hemen şimdi ateşkes ilân edilsin, insani yardımlar ulaştırılsın. Hemen şimdi 2007’den bu yana Gazze’yi açık hava hapishanesine çeviren ablukaya son verilsin.” ifadelerini kullandı.

Aral’ın konuşmasının ardından öğrencilerden Abdülrahim Yılmaz'ın okuduğu dua ile program, nihayete erdi. (İLKHA)

Kaynak: ilkha