Kitap okumak; yetişkinlerde olduğu gibi çocukların da sosyal ve ahlaki gelişimlerine de doğrudan etki eden önemli bir araçtır.

Çocuklar kitap sayesinde düşünme, problem çözme, üretkenliği ve yeteneklerini geliştirme fırsatlarına sahip olurken doğaya, insanlara, diğer canlılara ve olaylara karşı da hassasiyet geliştiriyor.

Bunun yanı sıra okuma alışkanlığı, çocukların karakter gelişimine katkı sağlıyor, duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarının karşılanmasında da önemli bir yer tutuyor.

Uzmanlar, ebeveynlere çocukları dijitalden uzak tutarak erken yaştan itibaren kitapla tanıştırması tavsiyesinde bulunuyor.

"Dil kasları 2-5 yaş arası dönemde gelişmediği zaman ömür boyu telafisi zor sorunlar ortaya çıkıyor"

Abidin Gökhan

Dijitalleşmenin çocukları esir aldığına dikkat çeken Gökhan, "Bize gelen çocukların büyük bir bölümünde dil problemi var. Dil problemi olmasının ana nedenlerinden bir tanesi de kritik dönemde çocuğun dil kaslarının gelişmesi gerekirken anne, baba maalesef televizyon ve tablet ile başbaşa bırakıyor. Çocukla tabletin arasında ne sohbet geçiyorsa ağzından hiçbir kelime çıkmıyor, dil kasları gelişmiyor çünkü dil kasları da diğer kaslar gibi gelişmesi gereken kaslardır. Kritik dönemde yani 2-5 yaş arası dönemde gelişmediği zaman ömür boyu telafisi zor sorunlar ortaya çıkıyor. Bu durum şu an karşılaştığımız en büyük problemlerden bir tanesidir." dedi.

"Dijitale karşı kitap okumayı, birebir örnek olarak teşvik etmemiz lazım"

Çocuğu erken yaşta dijitalle tanıştırmanın çocuk yetiştirmede en büyük hata olduğunun altını çizen Gökhan, "Doğal oyunlar oynayan eski çocuklar ile şimdiki çocukların hayal gücüne bakın arada ciddi farklar var. Şimdiki çocuklar, sadece silah oyunu, canavar oyunları hayal etmenin dışında birşey yapamıyorlar. Peki bunun sorumlusu kim? Bu durumun sorumlusu biz anne ve babalarız. Bu durumun önüne nasıl geçebiliriz, çocuklarımızı dijital tehlikelerden nasıl koruyabiliriz? Ana sıkıntılarını gördükten sonra, ana tehlikelerinin üzerinde durduktan sonra çocuklarımıza özellikle günümüzde bitmeye yüz tutmuş kitap okuma alışkanlığını kazandırmamız lazım. Bu alışkanlığı kazandırabilmemiz için de önce ebeveynler, eğitmenler olarak birebir örnek olmamız lazım. Çocuğa, 'biz zamanımızda çok kitap okuyorduk, siz de okuyun' demek bir çözüm değildir. Bütün ebeveynler, eğitmenlerin önce iğneyi kendine batırması lazım. Z Kuşağı günahkar bir kuşak değil, Z Kuşağı suçlu bir kuşak değil; biz bunları nasıl el elde tutabiliriz, güzel alışkanlıkları nasıl kazandırabilirizin üzerinde düşünmemiz lazım. En önemlisi dijitale karşı kitap okumayı, birebir örnek olarak teşvik etmemiz lazım. Her çağın etkili yöntemi birebir örnek olmaktır. Sesli kitaplardan yararlanamaz mıyız? Elbette yararlanabiliriz, güzel seslendirmeler yapan dijitallerden bu noktada kitap okuma alışkanlığı az olan kişilere dinleme yöntemi ile de kazandırabiliriz. Çocuğun kelime dağarcığının gelişmesi ve dünyasının güzelleşmesi adına kitap okuma alışkanlığını kazandırmamız lazım." şeklinde konuştu.

"Çocukları, tamamen dijitalle başbaşa bırakırsak Allah muhafaza telafisi zor bir sürece girerler"

Çocuklara kitap okuturken dikkat edilmesi gerekenler hakkında konuşan Gökhan, "Bazı aileler gelişigüzel kitap okutuyor, bu çok yanlıştır. Bir süzgeçten geçirilmemiş... bazen Milli Eğitim'in tavsiye ettiği kitaplar dahi facia; çocuklara cinsellik objeleri öğretiliyor. Biz ebeveynler ve eğitmenler olarak önce kendimiz süzgeçten geçirmemiz lazım. Biz çocuğu meyve bahçesine bıraktığımızda; pişmemiş, ham meyveleri yemesini istiyor muyuz? İstemeyiz, en pişmiş meyveyi yemesini isteriz. Bu durumu meyve yedirirken yapıyorken kitap okuma alışkanlığında da bunu yapmamız lazım. Süzgeçten geçirilmiş, güvendiğimiz insanların tavsiye ettiği kitaplarla çocuklarımızı dijital çağda, sıkıntılı olan özellikle dikkatlerinin dağılmasına sebep olacak birçok etmenin olduğu bu çağda kitap okumayı alıştırabilirsek neslimizi kurtarırız. Tamamen dijitalle başbaşa bırakırsak Allah muhafaza telafisi zor bir sürece girerler ve özellikle ergenlik döneminde gerçekten telafisi zor süreçler başlıyor." değerlendirmesinde bulundu.

"Çocuğun eğitimi daha anne karnındayken başlar"

Gökhan, "Günün birinde çocuğu 1 yaşından olan bir anne, alime gelerek; 'çocuğumun eğitimine ne zaman başlamalıyım?' diye soruyor. Alim, anneye '2 yıla geç kalmışsın' diyor. Nasıl diye sorduğunda alim, 'çocuğun eğitimi daha anne karnındayken başlar' diyor. Çocuğa dinlettirilen şeyler aslında farkında olmadan dünyasını şekillendirmeye başlıyor. Çocuk doğduktan sonra anne kısa ve etkili hikayeleri, ninnileri dinletmeli. Çünkü kültürümüz o yönden zengin. O yönden peyderpey bazen dijitalden de faydalanarak bunları çocuğa dinleterek kitap okuma alışkanlığını verebilir. Örnek olarak; çocuk daha küçük yaşlardan elimizde kitap görmelidir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)

Kaynak: ilkha