Allah'ın Hazreti Muhammed Aleyhisselam'ı en güzel örnek olarak Müslümanların önüne koyduğunu ifade eden Öztürk, Peygamber Aleyhisselam'ın her yönüyle insanlığa yol gösterici olduğunu söyledi.

İnsanlığın içine düştüğü buhranın ve dünyada yaşanan zulümlerin merhametsizlikten kaynaklandığını belirten Öztürk, Gazze'de yaşananlara dur denilememesinin kalplerdeki merhametsizlikten dolayı olduğuna vurgu yaptı.

İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Seyhan Müftülüğü İlçe Vaizi Uğur Öztürk, Hazreti Muhammed Aleyhisselam'da görülen merhametinin sadece insana değil, tüm varlıklara yansıttığını kaydetti.

"Bütün Peygamberler, Cenabı Hakk'ın insanlara merhametinin tecellisidir"

Hazreti Adem'den Peygamber Efendimize kadar gönderilen bütün Peygamberlerin  Allah'ın insanlara merhametinin bir tecellisi olduğunu ifade eden Öztürk, "Allah'u Teâlâ'nın bir ayetinde, 'Allah'ın sizin içinizden size bir Peygamber göndermesi, sizin için bir lütüftur' buyruluyor. Kur'an'daki vurgu neden tüm âleme, sadece insana değil. Çünkü Efendimiz Aleyhisselam'ın merhameti insana münhasır değildir. Yani Hazreti Muhammed Aleyhisselam merhametli fakat sadece insana değil, hayvana da hatta varlıklara da merhametlidir. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), 'Güneşe sövmeyiniz', 'Horoza sövmeyiniz, o sizi sabah namazına kaldırır', 'Rüzgâra da sövmeyin, o Allah'ın emriyle eser', 'Zamana da sövmeyin' buyuruyor yani merhamet mevzubahis olduğunda, Resulü Kibriya efendimizin o mübarek siyerinde herhangi bir sınır olmadığını görüyoruz. Bu nedenle o âlemlere rahmettir." diye konuştu.

"Hilful Füdûl, zalime dur diyebilme erdemini gösterebilmekti"

Hazreti Muhammed Aleyhisselam'ın Peygamberliğinden önceki hayatında da merhametli olduğunu ve gençliğinde de zulme karşı mazlumun yanında durduğunu belirten Öztürk, "Başkalarına acıma duygusu insanın fıtratında var olan bir gerçektir. Biliyorsunuz altı ayı geçti, Müslümanların 'Gazze' diye bir imtihanı var. Yaşanan olaylar dünyanın birçok yerinde Müslüman olmamalarına rağmen, çevremizdeki birçok Müslüman'dan daha merhametli insanların tavırlarını görüyoruz. Allah her insanı fıtrat üzere yarattığı için, insan o merhamet damarını canlı tuttuğunda bunu Kur'an ve Sünnetle de yapabilir. Müslüman olarak, hiç inanmadığı halde de yapabilir. Peygamber Efendimiz öksüz olarak dünyaya geldi ve daha sonra altı yaşında annesini kaybetti. Hiçbir yere savrulmadan dede yanında büyümüş daha sonra ise amca yanında yetişmiştir. 20 yaşlarına geldiğinde de Hılfu'l Fudûl denen Erdemliler Topluluğu içinde bulunmuştur. Burası çok önemli. Yani Mekke’ye gelen insanlardan birisi zulme maruz kalırsa onların hakkını alıyorlardı. Peygamber Efendimizin 20 yaşlarında ve henüz Peygamber falan da değil ama müthiş bir cesaret örneği var kendisinde. Peygamberimiz korkak değil, pasif değil, pasif bir gençliği yok. 'Bir başkasının zulme uğraması beni ilgilendirmez' mantığı da yok, öyle bir inancı da yok. İşte bu merhamet damarının canlı tutulduğunun bir göstergesidir. Hilfu'l Füdûl, zalime dur diyebilme erdemini gösterebilmekti. Şu an dünyada 208 tane ülke var, 198 tanesi Birleşmiş Milletlere bağlıdır. Birleşmiş Milletlerin bir siyonist israil devletine, altı aydan fazla bir süredir dur diyemediğini görüyoruz. Demek ki o gün onlar (Erdemliler Topluluğu) daha büyük bir erdem ortaya koymuşlar. Bunun içerisinde Hazreti Peygamber Aleyhisselam var ve Medine-i Münevvere'de, hicretten bir süre sonra bir sohbette ashabına o günleri yâd ederken, 'Eğer şimdi olsa yine giderdim, girerdim' buyuruyor. Demek ki Peygamber Efendimiz Aleyhisselam'ım merhameti Peygamberlikle başlamıyor." şeklinde konuştu.

"Zeyd, Resulullah Aleyhisselam'dan ne gördü?"

Zeyd bin Harise'nin aile imtihanında verdiği karara dikkat Çeken Öztürk, kararın Allah Resulünün insani ilişkilerdeki merhametine işaret ettiğini söyleyerek, "25 yaşına geldiğinde, Hazreti Hatice annemizin Peygamberimize bir köle hediyesi var, Zeyd bin Haris. Zeyd, Peygamberimizden on yaş küçüktür. Siyahî bir köle, kaçırılmış, satın alınmış ve Peygambere hediye edilmiş. Aylar sonra babası Haris geliyor, amcası ile beraber yüklü bir deve ve para getiriyorlar çocuklarını kurtarmak için. Fakat Zeyd, Hazreti Muhammed Aleyhisselam'ı tercih ediyor. Acaba Resulullah efendimiz Aleyhisselam, kendi annesinin yanında bir misafirliğe giderken kaçırılmış, sonra köle pazarlarında satılmış, sonra Mekke'ye köle olarak getirilmiş daha sonra da kader kendisini Hazreti Muhammed Aleyhisselam'a getirmiş. Yani Zeyd, Resulullah Aleyhisselam'dan ne gördü, nasıl bir merhamet gördü, o merhamet nasıl ete kemiğe bürünmüştü? Peygamberimiz Hira'dan geldikten sonra, o heyecanı giderirken Hatice annemiz diyor ki, 'Allah seni utandırmaz ey Muhammed! Çünkü sen kimsesizlere sahip çıkarsın, akrabanın hakkını gözetirsin, garip gurabaya yardım edersin.' İşte bunlar hep merhametin göstergesidir. Bu merhamet nübüvvetinden sonra Peygamber Efendimiz Aleyhisselam'da zirve yapıyor." ifadelerini kullandı.

"Ateşe düşmeyin diye uğraşıyorum"

Kur'an'da iki yerde Allah'ın Peygamber Efendimizi uyarıyor. 'İnsanlar iman etmediği için kendini mi helak edeceksin?' Bir yerde de, 'İnsanlar bu Kur'an'a inanmıyor diye kendini helak edeceksin!' Bu Allah Resulü'nün bütün insanlara olan merhametedir." Bu duygu müminlere geldiğinde daha da zirve de oluyor. Çünkü bir hadisi var efendimizin sahabeye bir misal veriyor. Diyor ki, 'Bir adam vardı çölde bir ateş yaktı fakat ateşi gören kelebekler ateşin başına üşüşmeye başladı, sonra adam eline bir şey alarak o kelebekler ateşe düşmesin diye uğraştı. Vallahi benim durumum aynen bunun gibidir, siz ateşe düşmeyin diye uğraşıyorum.' Bunu Cenabı hak Tevbe Suresi 128'inci ayetinde şöyle ifade eder, 'And olsun ki sizin içinizden bir Peygamber geldi ki sizin sıkıntıya düşmenizi ona çok ağırına gidiyor.' Yani size çok düşkündür, müminler mevzubahis olduğunda şefkatli ve merhametlidir. Peygamber Efendimiz, 'israiloğullarından bir adam hiç kılıcını, miğferini indirmeden bin ay cihat etti' buyuruyor. Orada bulunan Sahabeler dediler ki, 'Allahu Ekber! Bin ay 83 yıla tekabül ediyor, o kadar ömrümüz yok' dediler. Sonra Allah ayetler indirdi, 'Size bir Kadir Gecesi verdik, bu bin aydan daha hayırlıdır' dedi. Bu Allah'ın Ümmeti Muhammed'e bir merhametinden, Allah Resulü Aleyhissalatu Vesselam'a olan muhabbetinden ve Peygamberimizin bize düşkünlüğündendi." sözlerini kaydetti.

"Peygamber Efendimizin sözleri, hadisleri Kur'an'dan sonra ikinci kaynaktır"

Müslümanların her yönüyle Allah Resulüne benzemesi gerektiğine vurgu yapan Öztürk, "Peygamberimize iman etmek, itaat etmek, ittiba etmek, ona salâtü selam etmek, onun yolundan gitmek, ona benzemek farzdır. Peygamber Efendimizin sözleri, hadisleri, Kur'an'dan sonra ikinci kaynaktır. Cuma Suresi'nde Allah uyarıyor,  'Allah size ümmi bir Peygamber gönderdi. O kitabı öğretiyor, hikmeti öğretiyor, bilmediğiniz şeyleri öğretiyor.' Sadece Kur'an öğretmiyor, hikmeti ve bilmediğinizi de öğretiyor, dolayısıyla bu çok önemlidir. Mesela bir hadiste, 'İnsanlara merhamet etmeyene, Allah merhamet etmez', 'Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin' buyuruyor. 'İster kendi yetimi olsun ister başkasının yetimi olsun, bunlara sahip çıkanla, iki parmağını birleştirerek ben cennette onunla öyleyim' diyor. Merhamet eğitimi öğretilir. Anne baba ortaya bir davranış koyar, çocuk kendiliğinden merhametli olur, bu her zaman böyledir. Sahabe efendilerimiz, Peygamber Efendimiz Aleyhisselam'ı rol model almışlardır, Allah onlardan ebeden razı olsun." diye ifadeler kullandı.

"Hazreti Muhammed Aleyhisselamın ahlakı bize sirayet ettiğinde, biz de âlemlere rahmet olacağız"

Hazreti Muhammed'in ahlakı sorulduğunda, o'nun ahlakının Kur'an olduğunun görülebileceğini kaydeden Öztürk, "Hazreti Ayşe annemiz, 'Peygamberimizin ahlakı Kur'an'dı' diyor. Kur'an'a baktığınız zaman Allah'ın emrettiği bütün ahlaki davranışlar Allah Resulünde vardır, Allah'ın razı olmadığı hiçbir şey yoktur. Kur'an'ı Kerim'de ahlak ile ilgili bir ayet okuduğunda, bu Allah'ın hoşuna giden bir erdem ise bilinme ki o Muhammed Aleyhisselam'da vardır. Allah'ın hoşuna gitmeyen çekiştirme, gıybet, suizan, ne derseniz deyin o Peygamber de yoktur. Dolayısıyla onu tanımamız lazım ki ondan kendimize bir merhamet çınarı oluşturacağız; çocuklarımız da bizden onu görecek, cemaatimiz, etrafımızdaki insanlar görecek ve diyecekler ki, 'Bu insan Kur'an'ın ete kemiğe bürünmüş hali gibi bir adamdır.' O zaman bizim elimizden, dilimizden kimse zarar görmeyecek yani o zaman biz sadece insana değil, diğer varlıklara daha merhametli olacağız. O âlemlere rahmet olan Hazreti Muhammed Aleyhisselamın  ahlakı bize sirayet ettiğinde, biz de âlemlere rahmet olacağız. Dünyada 8 milyar insanın 6 milyarı bu merhamete muhtaç yani imana muhtaç." dedi.

"Gazze'de 190 gündür insanlar öldürülüyor"

Öztürk, merhametsizliğin insanı erdemsizliğe ve zulme götürebileceği tehlikesini aktararak, bunun güncel olarak Gazze'de yaşananlar müşahede edildiğinde görülebileceğini söyledi.

Öztürk, "Merhamet olmazsa her şeyi gerçekleşebilir biliyorsunuz. Bugün Gazze'de 190 gündür insanlar öldürülüyor. 33 bin insan şehit oldu. Çoğu kadın, çocuk, yaşlı… Savaşın da bir ahlakı vardı, bir şeref namusu vardı, onuru vardı, kuralı vardı. İman etmediği halde, o damarı canlı tutan insanlar dediler ki, 'Biz bunlara destek veremeyiz' Gittiler kendi devlet başkanlarının yüzlerine bunu haykırdılar. O erdemi gösterdiler ama kendinin Müslüman olduğunu söyleyen insanlar, 'Bu bizim meselemiz değildir' dediler. Merhamet olmayınca böyle oluyor." dedi.

"Allah izzet ehli Gazzeli kardeşlerimize yardım etsin"

Gazze'nin kurtulması ve orada zulmün bitmesi temennisinde bulunan Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Peygamber Efendimizi iyi tanıyalım, merhametli olalım, birbirimize, kendimize merhamet edelim, kendimize zulmetmeyelim, en yakınımızdakilere daha sonra da bütün varlıklara merhamet edelim. Merhamet timsali âlemlere rahmet olan bir Peygamberimiz var. Onu tanısak, onun sözlerini, eylemlerini içselleştirirsek, hayatımıza bir dokun durursak, ona benzesek, onun gibi olsak o zaman elimizden, dilimizden herkes emin olur, selamet bulur. O zaman merhamet çınarından, dünyayı şemsiyesi altına alan bir uygarlığı, bir medeniyet inşa edebiliriz. Onun için Allah kalplerimizden merhameti almasın, kalplerimizden merhamet giderse emin olun ellerimizde de merhamet olmaz. Allah izzet ehli Gazzeli kardeşlerimize yardım etsin. Şeyh Sait Şirazi, 'Ahlaksız kişilerden merhamet beklemek, ahmaklıktır.' Yani 'Ahlaki erdemlerini kaybetmiş adamdan fazilet beklemeyin' diyor. Merhametsizliği kendisine şiar edinen insanlardan merhamet beklememek lazımdır. Aksine Müslüman olsun, olmasın Hılfu'l Füdûl gibi ki bunu cahiliye döneminin insanları yaptıysa, bugünün insanları, Müslümanları hayli hayli yapabilir. Ciddi bir organizasyon içerisinde, mazlumun hakkını zalimden almak lazım. Allah bize bunu vesile eylesin." (İLKHA)

Kaynak: ilkha